paypal'le ödemişsinizdir muhtemelen, oradan dispute açsanız olmuyo mu?

ebay işlemlerinde para ilgili durumlarda irtibatınız paypal üzerinden sağlayın en kısa zamanda hallederler. Bi de kullanıcı ortalıkta yoksa tez elden geri alırsınız.

dispute'a baktım ama satıcıya mesaj yaz diyor. satıcıyla uğraşmadan direkt halledemem mi? üründen de soğudum, sadece paramı istiyorum valla.

paypaldan dispute acmaniz lazim. karsi tarafla muhatap olmadan direk paranizi vermezler maalesef. urunu aldiktan sonra parayi geri cekmeye calismadiginizdan emin olmalari lazim. paypal gayet anlayislidir, yakindan ilgileniyorlar. karsi taraf da registered degilse en kisa surede paranizi alirsiniz

aynı durumla karşılaştım. ben ürünü satın aldıktan sonra kullanıcının hesabı kapanmıştı. bu durumda ebay içinde "case" açman gerekiyor. orada hangi durumda kaldığını açıklıyorsun, 2-3 gün içerisinde ebay geri dönüş yapıyor.

ancak öncelikle satıcıyla iletişim kurabileceğin bir mail adresi vs varsa kullanıcıya ulaş. "böyle böyle arkadaş, case açıyorum, iade et paramı" dersen ebay'le muhattap olmadan paranı büyük ihtimalle geri alırsın. hesapları kapansa da iade yapabiliyorlar ebay üstünden, anlamış değilim ben de.

ayrıca, ebay satıcılarının büyük kısmı kargoya verildi bilgilerini girmiyor. satın aldıktan 2 hafta sonra bile tracking number falan göremeyebiliyorsun. ancak göndermiş oluyor.

yani, önce satıcıya mail yoluyla durumu bildir. henüz 1 hafta olduysa yolda olabilir ürünün. ama satıcı sana 24 saat içinde cevap vermezse git case aç ebay'den. satıcı case sonuçlanmadan önce paranı iade ederse case'i kapatabilirsin.

klasik olacak belki ama sennheiser cx 300 diyorum. fiyat performans endeksinde zirveye oynuyo cidden.

Ben cx 300 derim ama alternatif gerek sanırm.
creative ep 630 lar için iyi diyorlar cx 300 ile kulakla duyulur fark yok diyor bir arkadasım ısrarla. :)

www.vatanbilgisayar.com şu an vatanda kampanya var sanırım bir de %18 kdv indirimi var. 56lira iyi fiyat.

iyi kulaklıklar bir süre zonra bozulmaz iyi kullanılırsa. ve evet fiyatıyla doğru orantılı bir ses kalitesi yalpazesi vardır. px200 derim ben de.

sennheiser mx 360 çok iyiymiş, 30-35 lira bi şey. arkadaş öve öve bitiremedi, benimki bozulsun, ben de alıcam bi dene.

zeynep'in 8 günü gibi geldi

meleğin düşüşü diye atayım...

zeynepin 8 günü olmalı evet.

zannedersem muhabbeti anlayabilmek için fox tv'nin su gibi programini izlemek gerekiyor önce.

o dediğinizi her gün yapıyorum zaten.. ;)

bir erkek olarak hala bu sorunun cevabını bulamadıysan bışey demiyorum arkadaşım sana. napolyonun kemıklerı sızlamıstır, taklalar atıyordur mezarında sımdı...

erkek oldugumu nerden biliyorsun..neyse konumuza donelim..

1.80 boyunda bir bayan olarak cevap veriyorum: uzun boylu erkek kesinlikle. zaten erkeklerin birçoğundan uzunum, kısa boylu erkekle çıktığım zaman kendimi onun ablası gibi hissediyorum. kısa boylu bi erkekle bir daha hayatta çıkmam.
yüzü vasat olsun, yeter ki uzun boylu olsun.

Bir kadın olarak kendimden uzun boylu olanını tercih ederim, eğer kısa olarak tabir ettiğiniz benden uzunsa tabi ki uzun boyluya göre yüz güzelliği de olduğu için onu tercih ederim ama yok benden kısaysa, 1cm bile olsa, uzunu tercih ederim, tabi ille de tercih yapmak zorundaysam, yok değilsin derseniz, hiçbirini tercih etmem, hem uzun hem de yakışıklı olanlar var kardeşim boş yere niye onları seçeyim, aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık durumu.

uzun boyluysa çok yakar

öncelikle önemli olan iç güzelliği.
sonralıkla uzun boylu olsun, geniş omuzlu olsun, kaşlı, gözlü, döşü kıllı olsun.

erkek kadından uzun olmalıdır en az 10 cm.

Uzun boy her zaman tercih edilir bence. 190 boyumla, sunduğun alternatifler arasından uzun boylu kızı tercih ederim. Ayrıca kızın uzun olduğu çiftlere de gıcık olurum :)

yuzu guzel boyu normal birini secerim.

öncelikle gözleri güzel olsun,anlamlı baksın ve tabikide uzun boylu olsun.uzun boylu erkekler kadına güven duygusu veriyo..

ne güzel tercih ediyorsunuz öyle seçici cinsler sizi. kalbe bakmayı düşünen var mı aranızda?
benim cevabım: insan olsun.

ya herkes ne kadar uzunmuş, en kısa ben miyim burda, 161 lik boyumla ne tercih edebilirim ki ben, yüzü güzel erkeği tercih ederim, boyu uzundur zaten benden, yok kısaysa direk uzaklaşırım çünkü ilköğretim öğrencisi olabilir :)

1. 90 boyum var çok ekmeğini yedim : ) ama yüzüm de güzel yani kıyas yapamıycam o yüzden ama boy ort. 150 olduğu bi ülkede uzun boy iş yapıyor...

uzun boylu erkegin oncelikli olarak avantaji sudur: kalabalik icinde dikkat cekmesi.

soyle bir ornek vereyim. normal bi grupla disari ciktigimda (boy ortalamasi 170-180 arasi) uzun kaldigimdan dolayi ciddi anlamda odak noktasi oluyorum (bunu baskasi yazsa g.tu kalkmis derdim kesin)

ancak 2 basketci arkadasimla disari ciktigimda (biri 193 digeri 197) insanlar bi garip bakiyorlar bize. ve girdigimiz ortamda direkt olarak tum dikkatler bizde oluyor.

sozum o ki ilk bakista adamin beyni ne kadar bosta olsa boy onemli evet.

erkek hem uzun hemde yakışıklı olacak arkadaş :)))

uzun boy (yüz de güzelse bonus)

görecelilik mevzuu.
ben bir kadın olarak uzun boylu olmayan erkekleri tercih ederim. (kendim kısa olduğumdan değil, ortalamanın üstünde boyum var.)benimle aynı boyda ya da biraz uzun olması benim için uzun boylu olmasına yeğdir. ama pek çok kadın da yanında uzun boylu erkek olmasından ekstra bi keyif alır. sanırım çoğunluk için uzun boy tercih sebebidir.

Nerden başlasak:)
makyaja yeni başlayacaksan bence önce kendini de çevrendekileri de buna yavaş yavaş alıştır. yoksa kendini itici bulup bi anda makyajı bırakma kararı da alabilirsin:)
Alıştıra alıştıra başlamak derken mesela standarttır, allık ve maskara kombinasyonuyla hem yeteri kadar doğal hem de istediğin gibi "makyajlı" gözükebilirsin. dudakların dolgunsa basit bi parlatıcı bile sende fark yaratacaktır zaten. gece çıkmadıkça veya yüzünde yara izi dışında lekeler v.s yoksa hele ki yağlı ciltliysen fondöten zaten kullanma sivilce veya aşırı yağlanma gibi sorunlara yol açabilir. ürün tavsiyelerine gelince:
öncelikli olarak maskara illa ki sürmelisin, doğal kızılsan yani saçların turuncu tonuna yakınsa kahverengi veya bordo rimel kullanmalısın rimelde paraya kıymak önemlidir, pahalıdan ucuza marka tavsiyeleri
-Dior diorshow (bordo renk mevcut)
-Max factor 2000 calorie (bir klasiktir)
-Loreal telescopic
-Maybelline

*illa fondoten kullanıcam diyorsan Clinique in sıkıştırılmış pudrası var epey popüler sorsan hemen gösterirler, biraz tuzlu ama memnun kalırsın

* eğer turuncu saçlıysan şeftali/ bakır tonları allıklar kullanabilirsin, saçların kırmızı tonlarındaysa rahatlıkla uçuk pembe allıklar kullanabilirsin, türkiyede satılmıyor(fakat popüler alışveriş sitelerinde bulunabiliyor )revlon golden affair (merlot at midnight tonu) mükemmel bir allık. onun dışında yine aynı fiyat aralığında lorealin Blush Delicieux Allıkları var revlon kadar iyi değil ama idare eder.

*göz farına gelice bence makyaja iyice ısınmadan kullanmasan iyi olur, açık ve uçuk renkler gözleri küçük gösterir, beyaz ve pembe tonları özellikle çok küçük gösterir ama ten rengin açıksa sonuç iyi olmayabilir. denemek için ucuz bi markanın göz kalemlerinden alıp yakışıp yakışmadığını test edebilirsinveya çok açık bir mavi göz kalemi alıp kirpik diplerine ince çizgiler çizmek de iyi sonuç verebilir.
netice itibariyle bu tarz şeyler biraz deneme yanılma yoluyla oluyor insan yavaş yavaş kendine neyin gittiğini saptayabilecek duruma geliyor. başka soruların olursa onları da yanıtlayabilirim bu konu eğlenceli :)
kolay gelsin:)

Krem fondoten sürebilirsin. Benim de cildim yağlı. Testerlarını cildinde dene. Örneğin bileğinde. Teninin üstünde rengini görünce anlarsın kapatıp kapatmayacağını.
Siyah göz kalemi cekebilirsin. Yalnız gözlerine çek. İç kısmına. Beceremem diye korkma. Gözüme kalem girer diye de korkma. Çok ama çok kolay. Gözlerini küçük gösterir. Göz kapağına, kirpik diplerine sürersen gözlerini daha iyi gösterir. Farı da giydiğin kıyafete göre seçebilirsin. Göz kalemi işini görecek küçültme konusunda. Benim tercihim Flor Mar
Kırmızı ruj itici durabilir. Dudak rengine yakın bi ruj tercih etmelisin.
Şeftali tonlarında allık sürebilirsin oldukça doğal duruyor.

Ben makyaj malzemesi olarak Alix Avien tercih ediyorum.
bol bol da promosyonları oluyor.

strawberry'den şaşmayın kozmetik malzemesi için.

farın gücüne inanın, değişik renkler deneyin, evde yalnız olduğunuz günlerde olmadık renkler sürün, işe yarar..zaten strawberry'den birşeyler sipariş verince, hediye falan geliyor 18/24/36'lı far setleri.

kırmızı rujdan da korkmayın :)

allık için, yorgunken şeftali rengi canlı gösterir.

evet, konu zevkli, seve seve paylaşırım..

hatta bir gün, "makyaj zirvesi" mi yapsak?

+ yağlı yüz için en iyi fondotenlerden biri shiseido'nun pureness serisindeki kompakt pudrası. yüzdeki renkleri çok iyi dengeliyo, oldukça kapatıcı ve kesinlikle sivilce yapmıyo, hatta sivilceyi önlüyo. zaten yağlı cilt bakım serisinin özel pudrası kendisi.

biraz daha porselen görüntü için ise "mac studio tech"i öneririm, kremsi dokulu ama yine yağsız ve benim şimdiye kadar profesyonel görünüm sonucunu en iyi aldığım fondoten.

+ gözlerinin pörtlek kısmı neresi acaba? göz kapağın mı geniş ve görünür? yoksa gözün kendisini mi küçük göstermek istiyorsun?

eğer göz kapağın, bayhan'ın göz kapakları gibi (o kadar diildir tabi ama abartılısını örnek verelim) genişse: 1-ışıltılı göz farı asla kullanma. 2- likit eyeliner kullanma. net çizgiler daha da vurguluyor kapağı. buğulu bir görüntü vermesi için crayon tarzı göz kalemlerini tercih et. kahverengi tonları kızıl saçlar için iyidir, koyu renk göz makyajı istiyorsan sana yine mac'ten harika bir öneri: mac technakohl'un "photogravure" rengi. piyasadaki en koyu kahverengi bu, hem koyu hem yumuşak bir makyaj için mükemmel.

gözlerinin kendisini küçültmek istiyorsan, hileyi gözünün alt kısmında yapmalısın: sadece gözpınarına koyu kahve bir kalem çek. kirpiklerin altına ise kalem değdirme. daha açık renk ve belki biraz ışıltılı farlarla hafif oynayabilirsin kirpik altlarınla.

+ allıkta en güzeli şeker pembesi tonları olacaktır daha önce de söylendiği gibi. açık ve çok doğal bir pembe için: benefit'in dandelion rengini öneririm. fiyatı baya yüksek bunun, ama hali hazırda makyaj malzemelerine zaafın yoksa ve hepsinden birer tane istemiyosan, bence sürekli kullanacağın bir ürün için paraya kıyabilirsin. çok uzun zaman dayanan ve bazılarının pudra olarak bile kullandığı çok doğal bir ürün bu.

bir de: göz makyajının herhangi biyerinde ışıltı kullandıysan allığın mat olsun, allığın ışıltılıysa göz makyajın mat olsun, en hoş sonuçları böyle alırsın.

+ ruj konusu tam bir deneme yanılma işi, dene dur bence. dudakların kalın olduğu için "çıplak" tonlara takılıp kalma, koyu renkleri de kaldırabilirsin. ama hangi renk olduğunu fotoğrafın olmadan söylemek çok zor, hatta fotoğrafın olsa bile baya zor :) yine pahalı fakat her ten-saç-göz rengi kombinasyonuna uymasıyla ünlü bir seçenek söyliyim yine de: nars'ın dolce vita'sı. tam anlamıyla güvenli ve şık bir renk.

kolay gelsin :)

cevaplar süppper, kendimi strawberrynet'in ve ebay'in kollarına attım hemen :)
aklıma gelen diğer sorular;
- oje sürdüğümde kendimi çok garip hissediyorum. bi de hayatta uzun tırnak bırakamıyorum, kırılıp gidiyor. kısa tırnakta da oje iğrenç duruyor. ama ojeler çok ilgimi çekiyor. ne yapsam?
- gözlerim kahverengi. böyle kahverengi diye bağıran göz makyajı nasıl yapılır? örnekse;
www.targetwoman.com

- son olarak da, bence en önemli sorunum: gün içinde yüzümle gözümle sık sık oynarım. bi de lens kullanıyorum, yani gözlerimle illa ki temasım oluyor. makyaj akar veya bulaşmaz mı? en büyük korkum bu :)

kemik rengi ojeden başkasını sürünce garipsiyorum hala ben de. eğer tırnaklarını kısa kullanıyosan, renkli oje sürerken bütün tırnağı boyamak yerine sağdan ve soldan ince bir şeridi çıplak bırakmaya bak. uzun havası yaratır.

ben de lens kullanıyorum, ne mutlu ki piyasadaki ürünlerin bir çoğu lensli gözleri irite etmiycek şekilde hazırlanmış vaziyette artık. göz pınarına süreceğin kalemi dikkatli seçmen lazım en çok, özel olarak "anti alerjiktir, lensli gözlere uygundur" notu düşenlerden şaşma. göz pınarına ucuz kalem yasak :) şahsen maskara sürmediğim sürece hiç sorun yaşamıyorum göz makyajımın dağılmasıyla gözüme kaçmasıyla vesaire. maskarada da waterproof'lara bakmak lazım.

gözünün kahverengisini vurgulamak istiyosan eğer, sıcak kahve tonlarına diil, soğuk kahve tonlarına bakmalısın. siyah da tabi bir seçenek. ama bitter çikolata rengi göz kalemleri, gözündeki kahve pigmentleri iyice parlatır. ben yine mac'in photogravure'u diyicem o konuda.

belki sadece göz pınarına da göz rengine en yakın olan kahveyi uygulayabilirsin.

bunlardan bağımsız olarak: sen endişelerini anlattığın zaman görevli kadınlar direkt primer filan önericek muhtemelen. makyaj bazı olarak kullanılan ve makyajın dağılmasını çok uzun süreler için önleyen primerlar var. ama bence bunlara para akıtma hiç, iyi bir nemlendirici ve kalıcılığını test edip onayladığın ürünler ile mutlu mesut yaşayabilirsin.

bir de fırça mevzusu var, makyaja yeni adım atan birini gördüler mi 5 tane farklı boyda fırça almassan asla makyaj yapamazmışsın gibi konuşuyo bu kadınlar. fırçaları da boşver şimdilik, ürünlerin yanında gelen aplikatörlere, kulak pamuklarına, ve çıplak parmaklarına güven. ne istediğini iyice anladıktan sonra alırsın 1-2 fırça, zamandan kazanmak için. "bende koca bi fırça seti var" de gitsin kadınlara da.

böyle :)

aksine kısa tırnakta koyu renk ojeler çok hoş olur. lens takınca gözüne temasın niye oluyor anlamadım. lensi takacaksın sonra makyajını yapacaksın hepsi bu.

ben hep koyu kırmızı, bordo, bitter red vs gibi renkler kullanıyorum ojede.tırnaklarım da kısa french manikür. böylesi güzel duruyor, hem de kullanışlı.uzunlar itici bence. siz de bi deneyin.şuna benzer:

farm4.static.flickr.com

fondoten e alternatif olarak renkli nemlendirici kullanabilirsiniz. lensli göze fazlaca toz far kullanmayın, krem far, kalem far kullanın.

Ben de kahverengi gözlüyüm.Bence makyaj işini çözene kadar pahalı makyaj malzemelerine veya siparişle getirteceğin/türkiye de bulunmayan şeylere hiç girme.

Sana önerim birer tane siyah,kahve ve koyu yeşil(kahverengi gözleri daha çok ortaya çıkarır) göz kalemi al.Aldığın göz kalemleri MAC,Clinique,Dior ne kadar güzel ve kaliteli olursa olsun; Alix avien,flor mar,oriflame,avon gibi markalardan olmalı.Eğer makyaj istediğin gibi olmazsa ve silersen,veya sadece nasıl durur diye bakmak için makyaj yaptıysan boşu boşuna o kadar pahalı malzemeyi harcadığına yanmazsın.

Malzemeleri alırken alman gereken en önemli şey makyaj temizleme sıvısıdır.Herşey dandik olabilir ama o olmamalı.Neutrogena nın gerçekten iyi makyaj temizleme sıvısı var.Önerebilirim.Pahalı olduğunu sanmıyorum.

Makyaj yapmayı youtube'dan öğren-ciddiyim!.Youtube da bir sürü nasıl makyaj yapılır videosu var.Saçma gelse bile onları izle,teknikler kap,boş zamanında otur, ucuza aldığın makyaj malzemeleriyle kendine makyaj yapmayı dene.Makyaj yapmak resim çizmek gibi bir şey.Elin alıştıkça daha iyi yapıyorsun.

Kırmızı ruj candır ama öncelikle hafif renkli parlatıcıları önereceğim.Çünkü kendini çok belli eden bir ruj rengi,kendisini tamamlayan bir makyaj kombinasyonunun içinde güzel durur.Yoksa saçma görünür.

Makyaj bloglarını incele.İnsanlar oralarda bir sürü ürünü deniyorlar,bazıları yaptıkları makyajları gösterip nasıl yapıldığını anlatıyor vs.Nasıl yapacağın konusunda seni eğiten veya ilham verecek herşeyi kullanabilirsin.

Sephora,vs. gibi yerlerdeki kızların seni yönetmesine izin verme.Bir sürü saçma sapan şeyi fahiş fiyata satarlar.En güvenlisi ne istediğini bilip "Şuna ihtiyacım var." diyip alıp çıkmak.

ve "Üüüf yapamıyorum ben bunu, palyaço gibi oldu!" diyip vazgeçme.Bu iş kolay gibi görünse de gerçekten kolay değil.Dışarda bir sürü kendini güzel sanan badana boya yapmış gibi dolanan kokona karı dolaşıyor.Makyaj konusundaki asıl kuralı ise asla unutma:
"Less is more!"-"Az çoktur!"

Eğer yeniyseniz, bilmediğiniz ürünleri almadan önce uzun uzun araştırın. En büyük hata zank diye parfümerilere girip bilmediğiniz ürünleri alıp, tonla parayı vermiş olmaktır. Eğer ürünlerde çok ucuza kaçmayacaksanız, MAC, INGLOT gibi markalarda uygulama yaptırarak alacağınız ürünleri bu şekilde seçebilirsiniz. MAC'teki görevlilerin çoğu uygulama isteğinizi reddetmez.

Google size yardımcı olacaktır. Ingilizceniz varsa yüzlerce makyaj blogu var fikir/uygulama görebileceğiniz, en meşhurlarından birisi ise temptalia.com.

İngilizceniz yoksa, türkçe makyaj blogları ve yazarları da bir yere kadar size yardımcı olacaktır. Birkaç popüler türkçe makyaj blogu:

www.just-makeup.net
www.makyajcantam.org
lifewithhk.blogspot.com
vespagirlmakeup.blogspot.com
marjoontheblog.blogspot.com

en sağlamı dhl diye biliyoruz, keza ben ve bir çok arkadaşım dhl sayesinde olmazı başarmış, akşama doğru verilen evrak ertesi gün üniversiteye ulaşmıştır avrupada...

dhl olmazsa başka firmada da olmaz

nex ilen avrupa'ya 2 belge gönderdim, ikisi de birkaç günde ulaştı + gördüğüm en ucuz kargo şirketi.

napıcan isveçte yüksek lisans yapıp.. pff zaman kaybı, o bursları da kimseye vermiyolar söyliim.

bizim arkadaşta yolladı ups le yaklaşık 6 günde ulaşmış aklınızda bulunsun siz en geç yarın yollayın.

fedex'le yolladım ben de.. 1 günde stockholm'e gidiyor, sonra gitmesi bikaç gün alıyor heralde, 2 gündür havaalanında duruyor.. dhl de aynı.. ne zaman gidecek bilmiyorum ama gecikmesini istemiyosan acele yolla..

referans mektuplarını çok geçe bırakmışın, bence "sen yaz getir ben imzalarım" diyen hocalardan alsan beklemesen daha iyi =)

ben asya seviyorum

ada tam olarak aşık olunabilecek bir kız ismidir.

simge en sevdiğim isim. ama soyadınızıda yazında ona uygun isimlerde yazılsın. hani şiir gibi olsun:P

(bkz: Bilge)
(bkz: Benan)

Bilge Benan :)

(bkz: duru) çok sevgili kuzenimin kızına verdiği ve benim de bayıldığım bir isim.

aa, çok zevkli araştırmıştım bir ara ben, ama nasıl bir şey olsun?
mesela sayayım ben aklımda kalanları sıradan;
zülal
mina
ıtır
palmet
deniz (daima:)
asu
toprak
zeren

unuttum, bir de ben derin'i çok severim :) sağlıkla doğsun :)

Dünya

"epil" diyorum ben de.

bir de sunlara bakabilirsiniz:

(git: 110856)
(git: 107521)
(git: 93314)

eylül-damla-yağmur (bence yağmur)

defne

evrim, 21 yıldır kullanıyorum bi falsosunu görmüş değilim. bi de erkeğim öyle diyeyim.

zeynep

dünya, umut, idil, mavi, özgür, nida, mısra, mimoza

öznur
kübra
melissa
zeynep +1

Dileda (Vileda gibi okumayin lutfen, dil'eda)

Su veya Toprak veya okyanus

umay.

pınar. ismi pınar olup da başarısız olan bir kız tanımadım şimdiye kadar.

beril

idil
ışık

minerva -> anlamı çok güzel.

(bkz: sudan)

Belki son anda erkek olur,

Bora...

Ayşe. Hem güzel hem sorunsuz, herkes anlar :)

defne +1
yeşil

eliz

herkese tşk.
zannedersem defne olacak..

yoğun ilgiden ötürü herkese teşekkür ederim.

alakasız ve mantıksız. uluslararası ilişkiler mezunuyum. bir kere bile lobiler üzerine ders görmedim. lobiler genel olarak belli bir olaya belirgin halde müdahale ettikleri zamanlar belirtilir. haklarında çok fazla bilgi, belge olmadığı için akademik açıdan çok değerli değillerdir.

ama,

dersine girdiğin hoca bir kitap yazmışsa o kitabı okumak şarttır. kitabın konusu her ne olursa olsun.

uluslarası ilişkilerde devletin tek aktör olduğu iddaialarına karşılık, başka aktörlerin de olabildiğini savunan teoriler açısından lobileri işlemenin mantığı var.

ve evet pe çok hoca kitabını satar, etikliği başka yerde tartışılır ama bizde onlara hak gibidir, almayan okumayn da na böle olur..

işlenmesi yanlış değil ama o ders için çok zaman ayrılmsını mantıklı bulmuyorum tabi kabablanka'nın dediği de tam olarak doğrudur.

bence mantıklı çünkü o teoriler pratiğe lobilerle dönüşüyor.

ya bi de bu hoca kitabı alma kıllığı da ne! adam yazmış, emek vermiş, bağış yapmıyorsun ki. dersine giren bi hocanın eserini okumamış olmak garip aslında.
hocan 3 kuruş daha kazansa nolur ? cocacola alırken bu kadar düşünüyo musun sevgili sabahat?

coca-cola'dan girip, converse'den çıkacağız heralde. ilkokul düzeyinde.

hoca eğer dersle alakasız bir konuyu sırf kitabını sattırmak için işliyorsa, o kitabı almak için haftalık harçlığımın yarısını feda ediyorsam, sınavlara sadece kitabı olanlar çalışabiliyorsa, evet almıyorum o kitabı! param olsa da almam, sikse de almam.
adam gibi kitap yazar, merak eder alırım. ama böyle tehdit edercesine kitabını pazarlarsa, cebimdeki paraları çekemez.
kola içmiyorum, ama bu kitaba vereceğim 20-30 lirayla gidip kola alırım, hiç de gocunmam.

2) geçiyor olması lazım, niye geçmesin ki? illegal değil sonuçta.

tütün diye gönderilemiyormuş, ben de bilmiyorum :/

oncelikle gonderdim gitti zihniyetiyle yolliycan. yani kaybolursa uzulmek yok.
standart en ucuz postayi kullan, zarf olsun hatta. ulasma ihtimali var.

tutunun sakincalariyla ilgili bilgim yok, onu tecrubeli arkadaslar yazarlar artik.

gümrükte genellikle zarflar açılır ve kontrol edilir, geçenlere bir jelatin yapıştırılır, üzerinde de güvenlik nedeniyle kontrol edildi yazar.

mektup zarflarında ve benzerlerinde denerseniz başınıza bu gelir, tütün ulaşmaz, narkotik bir durum olduğuyla ilgilenmez imha ederler.

ama sonuçta nargile tütünü yani. narkotik köpekleri yok mu bunların?
bi de, cahilce bi soru olcak ama, kargoyla göndersem de m aynı işlemlerden geçiyor paket? (evet, bunu soruyorum :$)

(bkz: eerie indiana) yani, ürkünç indiana.
çok çok severdim...

çok teşekkür ederiz black sabahat :)

uzerine birkac dugme ilistirilmis deri ceket degil mi bu? her yerde bulunur bu:)

bi de buna 270tl vermeyi dusunen arkadasina hersey mustehak bence, 270tl verip bunu almasi bile mustehak, bundan daha buyuk ceza da olmaz

iyi de o ceket deriyse 270 lira eder ki zaten. ha beğenirsiniz beğenmezsiniz o başka. (son zamanlarda dericilere gittiniz mi hiç? ben gittim, çok pahalı)

2 tane deri ceketim var (yumuşacık, gerçek deri), fiyatları toplamı 270 lira etmiyor bile.

gerçek deri olması da şart değil bu ceketin. bu renk, buna benzer model olsa yeter..

Biri orjinal diğer ikisi çakma olmak üzere 3 tane deri ceketim var, orjinaline 370 lira vermiştim (by derimod) diğerleri de ordan burdan falandı (bilindik markalar)... Orjinalse eder ama Bershka o kadar kaliteli ürünlere sahip değil, verilmez.

Bershka 2 Ocakta indirime giricek.beklesin arkadaşınız.tabi yeni sezon ve deri kategorisinde olduğu için indirime girmeyebilir ama girerse epey iner diye düşünüyorum,bi bakarsınız enazından..

bence güzelmiş eder 270 lira. alsın.

ben milliyet okuyorum, spor haberlerine de ntvspor'dan ya da sitesinden bakıyorum.

miliyet, hürriyet ve vatan gazetesi. yıllardır okuduğum için alışkanlık.

gazetelerin ilk sayfaları için gazete.netgazete.com

ayrıca ntvspor ve sendika.org iyidir.

edit: birgün'ü unutmuşum.

hurriyet,milliyet,vatan (ne olup ne bitiyor doğan tarafında)
zaman(gülenciler ne planlar peşinde)
vakit(aşırı ... neler düşünüyor)

Hepsini internet üzerinden takip ediyorum hatta son ikisini özellikle zaman ı internetten takip etmek lazım daha yırtıcı daha belirgin herşey.

edit:typo

bunu 2 sene önce sormuş olsaydınız ben de milliyet, hürriyet ve vatan derdim ama bunların internet sitelerindeki vahim durumu gördükten sonra üçünden de nefret etmeye başladım, artık tezgahta görünce elim gitmiyor bu gazeteleri almaya.

bence radikal iyidir. haberlerdeki ve bazı yazarlardaki can sıkıcı üslubu bi kenara atabilirseniz taraf iyidir. cumhuriyet de dolu bir gazete ama pek ulusalcı takılıyorlar, korkuyorum o gazeteden. ben radikal derim. namık kemal zeybek ve akif beki sağolsun gazeteyi 100 kat değerlendirdiler ama hala okunabilecek bir gazete bence. pazar günleri radikal iki diye bir ek veriyorlar, ahmet insel yazıyor falan.

tv izleme şansım varsa kesinlikle günboyu ntv izlemeye çalışıyorum. anahaber bülteninden yorum farkına kadar takip ettim haber kanalı bu. ofiste ntvmsnbc ve çerez haberler + güzeller galerisi için de milliyet. onun dışında sabah kahvaltı yapacaksam dışardan genelde vatan veya eskiden radikal alıyordum. bayadır almıyorum tabi...

bir de es geçmemek gerek, ekşi sözlüğü de twitter'ı da gündüzleri haber kaynağı olarak takip etmiyor değilim. ajanslardan daha hızlılar malum. mesela son berlusconi saldırısını mirgun cabas pat diye twitterdan vermisti haberim olmustu, sonra sırasıyla (aslında ilk önce bbc ama) ekşi ve haber siteleri yer verdi.

ntvmsnbc yeterli oluyor.

hurriyet, millet falan, bunlar pornografik ve mide bulandirici siteler, gazete falan degil.

*internet uzerinden.

Sabah apartmandan çıkarken kapıya bırakılan Zaman gazetesini alır incelerim. Zaman'a karşı çok ön yargılı yaklaşılıyor. Zaman'da çok hoş köşe yazıları okuduğum oluyor.

Bayiden gazete alacaksam Taraf alıyorum. Ahmet Altan'ın yazıları ve gazetenin eleştirel tutumu (eleştirillikten kasıt militarizm eleştirisidir) beni cezbediyor. Aynı zamanda Orhan Miroğlu da bu gazetede yazmakta olan çok değerli bir köşe yazarıdır.

Radikal'in internet sitesini takip ederim. Keza gazete çok pahalı, her gün almama imkan yok.

Atılım gazetesinin internet sitesini takip ederim. Nadiren de olsa elime Atılım gazetesi geçiyor.

İnternet haberciliğinde en önemli kaynak Google News. Mutlaka kullanın burayı.. Bir olay olduğu zaman (örneğin "İstanbul Üniversitesi polis" falan gibi) anahtar kelimelerle arama yapıp binbir tane alakasız haber sitesinden sonuç elde edebiliyorum.

TV: NTV İnternet: ntvmsnbc.com
Muhafazakar basında ne var yok diye timeturk.com (sağlam bi içerik var ve iyi emek harcanmış)
Kürt faşizmi ve yarım aydınlarda ne var ne yok diye radikal.com.tr
Bazen taraflı bile olsa ntvmsnbc yerine BBC Türkçe.

milliyet. spor servisi gazeteler arasında en iyisi o çünküm.

gazete = birgün (kaliteli, magazin vs. yok, salak insanlara hitap etmiyor ya da insanları salak yerine koymuyor)
internet sitesi = ntvmsnbc (kaliteli, kültürel olaylara önem veriyor)
tv = ntv'den başka haber kanalı izlenmez evimde.

Tabiiki Milli Gazete.Bu devirde tarafsız gazete olmadığı için bende sana kendi görüşümün gazetesini öneririm.

sabiha'dan harem'e otobüs var. kadıköy otobüsü. yalnız, şöföre "harem'de indirin" demeyi unutmayın. harem'de inen az olduğu için bazen farklı yoldan gidiyo.
kadıköy'de de otobüs firmalarının şubeleri var ama gece çok geç giderseniz kapalı olabilir.

bi de havaş servisleri var ama onlar kazık.

e-9 ile sahile inin.
pendik'ten veya kartal'dan yalova'ya geçebilirsiniz.
ordan sonra ne yaparsınız onu bilemicem.
ama vardır herhalde otobüsler.

havalimanından e-10'a binerseniz harem'de inebilirsiniz. belirli saatlerde tem'den gidiyor ve trafiğe göre 20 dakikada bile harem'de olabiliyor.

SGH dan otabanı kullanarak Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden karşıya geçen bir İETT otobüsü var,o otobüse binip Fatih Sultan Mehmet Köprüsü girişinde Kavacık durağında inerseniz,Hemen 500 MT yukarıda içeride Nilüfer Turizmin mini garı var yarım saatte bir otobüs kalkıyor bursaya,İETT den inince sorun herkes gösterir zaten Nilüfer Turizmin yerini bence en kolayı bu şekilde

e 10a bınıp yanı sahılden bostancı otobuslerıne, 10 dakıka sonra pendıktesınız. ordan da 45 dakıka suruyor. mis.

salıyı beklersen net olarak cevaplayabilirim.
bende 1 adet orjinali var
arkadaşım da 17 YTL ye farklı bir marka "Buffanda" aldı (pazartesi yada en geç salı gelecek kargo)

pek kalite farkı olacağını zannetmiyorum. ürünün gerçek satış fiyatının 5ytl filan olması gerekiyor.

orjinali her zaman daha iyidir ama gidip 5 liralık beze 30 lira vermek de salaklık olabilir. ben bu tip mazlemeleri genelde outdoor tipi mağazalarda araştırıyorum. mutlaka ucuz ve daha kaliteli bir alternatifi oluyor. eğer yoksa zaten o ürün piyasada tektir ve o parayı vereceksinizdir. ama pahalıysa vardır bir hikmeti diyorum.
misal telefonuma kılıf arıyordum piyada 3-5 liradan başlayan seçeneklerim vardı ama ben gittim iskin aldım 60 tl bayıldım. fakat ucuz kılıflara bakıyorum arasında dağlar kadar fark var.
buff için de wind stopper özelliği olan bandanalar falan satılıyor piyasada onlar denenebilir. motorsikletçi aksesuarları satan yerlere bakın.

bunlarda hijyenik olsunlar diye bir madde kulaniyorlar. bu ozellik, o maddenin 5 dolarligini kullanirlarsa 20 yikamada, 30 dolarligini kullanirlarsa 50 yikamada azaliyor. yani ucuz etin yanisi olayi.

bu urunde bana sorarsan ucuz olani almanda sorun yok. materyalini biliyorum, ona gore konusuyorum. ha bu arada en sik desenler buff'ta o ayri.

buff istiyorsan ve istanbuldaysan tarlabaşı bulvarında merkezi ve karaköyde şubesi bulunan kutup ayısı'nda uygun fiyatlı olarak bulabilirsin. zira kendileri buff'un türkiye distribütörü haliyle fiyatlar 5-10 lira daha uygun. bir kaç tane alırsan nakit ödemede toplamdan 5-10 lira daha inebiliyorlar.

(git: www.kutupayisi.com)

@miucee: net cevabınızı da bekliyorum ;)

1 lira gibi bir fiyata eminönü'nde tezgahtan almıştım ilk linkteki ürünü, bundan yıllar önce.

kablosu çok kısa olduğu için müthiş bir faydasını görmedim. ancak ortamdaki sesleri cihaz üzerindeki mikrofon alıyor ve oldukça yüksek bir sesle kulaklığa veriyor. kablosunu uzatıp bir yerden dinlemeyi planlıyorsan gayet işe yarayabilir.

benim o zamanlar bir işime yaramamıştı, zaten kayboldu gitti.

şimdi fark ettim piyasa fiyatı 59 lira yazıyor. öhhh bee... mümkün değil o fiyat o cihaz için. 10 lira ise makul yine, 59'a göre.

öyle de, piyasa fiyatı olayı fake'tir bence. sonuçta çin malı dandik bi şey gibi duruyo?

dealextremeden bakip kullanici yorumlarini okuduktan sonra seçip almayi tercih ederdim.

hissedilir bir fark var ufo ile diğerleri arasında bu alf te ufo nun bi alt markası diye biliyorum ben ek olarak.

ben geçen yıl şok market'ten ne idüğü belirsiz bi tane almıştım, 2 ayda patladı. almışken iyisini almak en iyisi..

iki farklı marka ısıtıcı kullandım. ufo al illaki derim.

ben migrostan energia markalı bi ısıtıcı aldım 2 ay falan oldu ısınma konusunda bi problem yok ama ilk çalışmaya başlarken ve kendisi kapanırken tıkır tıkır sesler çıkıyor. bu tarz ısıtıcılarda genel olarak aynı problem olduğunu duydum artık ne kadar doğruysa bilemem ama ısınma konusunda gayet iyi ve yanlış hatırlamıyorsam 70 lira gibi bi paraya aldım ayakları dahil.

kumtel kullanmıştım. 1 aylık süre dolmadan arıza yaptı. Ürün değişimi yapıldıktan sonra yine bir kaç ay içinde farklı bir üründe aynı sorunla karşılaştım. daha sonra ufo aldım 2 senedir kullnıyorum bir sorun yok.

zayıf yönlerini düşünerek/ortaya çıkartarak.
çok nefret ettiğim bir arkadaşım vardı, kleptoman olduğu ortaya çıktı geçenlerde. artık ona sadece acıyorum mesela... hiç de skimde değil.

açik sözlü birkaç arkadasiniza gerekçelerinizi anlatin, kimin hakli oldugunu söylesinler. siz hakliysaniz gidin bir temiz dayak atin (veya yiyin), yok o hakliysa hazmedin, get over it yapin.

cok nefret ettigine gore cok onemsiyorsun demek. insan umrunda olmayan kisilere kuvvetli duygular beslemez (negatif veya pozitif). neden onemsedigini bul once, sonra bakarsin caresine.

çok değer vermiştim. fedakarlık yapmıştım. bu yüzden sindiremiyorum ya sıradan biri değildi.

ok, bunun sadece senin basina gelmedigini ikinize ozel bir sey olmadigini dusunmek rahatlatabilir belki. herkeisn basindan gecer yani.
en.wikipedia.org

belki ise yarar, hangi asamada oldugunu cozersin, hep boyle gider bu isler. :) kolay gelsin.

zaman sadece.

Daha fazla nefret edecek birini bul? Mesela önce kendinden et.

(bkz: intikam)

asik ol.

Yine dr.faust yine vurucu sorular :)
Genelde nefret sürecinin sonu şöyle olur: Ya insan karşısındakine hak verir bi kaç özeleştiri yaparak ya da nefret etmeye gerek duymayacak ve umursamayacak kadar güçlenir.
Üçüncü seçenekte hayat boyu böyle yaşar.Dörtte vardır tabi ama ben böyle sınıflandırmak istedim şimdilik.
Nefret güç ilişkisiyle ilgilidir her zaman. Demek ki son sözü söyleyememişsin ya da kapanışı o yapmış tatmin olacağı bi şekilde.
Nefretle gurur birebir ilişkilidir ayrıca.
Neden bu kadar gururlu olduğunu bi düşünmen gerek bence.Sana yaptığı kötülükleri falan geçiyorum çünkü ne kadar kötü olursa olsun daha kötüsü de var ve zaten sende biliyosun ideal olanın nefret etmemek olduğunu,yoksa sormazdın.

Bence insanlara bu kadar takma dr.faust,hatasını hiç anlamadan,70 yaşına geldiği halde zaaflarından ve kötülüklerinden vazgeçmeyen insanlar var.
Değiştiremeyeceğini bil ve kendi haline bırak insanları.
''Ben olsaydım benle arkadaş olmazdım'' diyorsan eğer önce kendinle barışmayı dene,gerisi gelir.

Sözlükten dost kazığı , yakın arkadaştan kazık yemek ve bir de tecrübe yenen kazıkların bileşkesidir başlıklarını okuyun, yalnız olmadığınızı, doğanın işleyişinin genelde bu olduğunu görün. Bir süre sonra sizin kalbiniz de kendini korumaya alacaktır.

Nefret insanı çok yorar. Boş yere kendinizi üzmenin, yormanın alemi yok. Yine kendinize ediyorsunuz, karşınızdakinin umrunda olmuyor.

eğer varsa çocukluk resmine bakın yoksa da küçük bir çocukkenki halini düşünmeye çalışın onu en masum haliyle düşününce nefret de giderek azalıyor

şu an için değil de üç yıl öncesi için söyleyecek olursam, lisedeki alman öğretmenim kullanmıyordu. hatta düşünüyorum da diğer alman öğretmenler de kullanmıyordu lan. pek kültürlerinde yok sanırım.

radyoakitivite yaydığını söyleyip asla yanına yaklaşmayan bir tanıdığım var evet. 27 yaşında

üst komşum. kendisi ısrarla ev telefonu kullanır. dışarda birisini arayacağı zaman da ankesörlü telefon felan kullanır. hep takdir etmişimdir kendisini. kesinlikle ihtiyaç duymuyor adam.

amcam (babamın abisi) evde zaten 4-5 ayrı cep telefonu olduğu için kendisine ait bir cep telefonu yok. onu aramak istediğimiz zaman o 4-5 telefondan birini random çeviriyoruz, bi şekilde denk getirmeye çalışıyoruz. ayrıca kendisi asla cep telefonu taşımaz. neden bilmiyorum.

salak bi arkadaşım. eleman her türlü teknolojiyi kullanıyor, cep telefonu kullanmıyor. zaten tüm gün net başında. lazım olduğunda da ev arkadaşınınkini kullanıyormuş.

işyerinde çalışan bir abi var o kullanmıyor ama cep telefonuna karşı olduğu için değil. kızı,eşi,annesi,ablası bunlar sürekli bu adamı aradığı için bari adam dışardayken kafam rahar etsin diye kullanmıyor.

dedem. 87 yaşında ev telefonu kendisine yetiyor. demans vs de yok yani son derece faal bir hayatı var.

dedem geçen seneye kadar kullanmıyordu.

abim
genç yaşında
cep telefonu kullanmıyor
eskiden gerektiğinde üsütne alırdı (tabii unutmazsa) ama şimdi onu da yapmıyor
yok yani teknolojye uzak falan da değil
ne güzel valla resmen kullanmıyor
be çok kullanıyorum belki sigaradan sonra onu da bırakırım
ama yok bırakamam ki...

evet var. hemde baya önemli bir bürokrat(il bazında). Aynen filmlerdeki gibi gittiği yerlerin telefonunu veriyor.veya arada bir sekreterini arayıp not bırakanlara dönüyor.Belki de insanlardan kaçmak için yapıyor olabilir.

benim de bir arkadaşımın 28 yaşındaki kardeşi kullanmıyor. nasıl beceriyor gerçekten hiçbir fikrim yok ama arkadaşım bu durumdan oldukça şikayetçi.

(bkz: aa bu benim lan)
dede falan değilim henüz, yaş 20'lerde :)

etrafımda yok.
ilyas salman la yapılan bir röportajda kendisi hiç kullanmadığını söylemişti. 2-3 yıl olmuştur sonra kullanmaya başladı mı bilinmez. aklıma geldi öyle.

Sharebus'ın yerli diziler bölümünde mevcut.

bitturk'te 1.-47. bölümler arası var.

:*

:*

(bkz: çiçek abbas)

(bkz: canım kardeşim)

maden

ah müjgan ah
ve diğer sadri alışık filmleri...

selvi boylum al yazmalım
vesikalı yarim

Ağaçlar Ayakta Ölür(İzzet Günay'ın oynadığı)
Anneler ve Kızları(Yıldız Kenter'in oynadığı)

(bkz: tabutta rövaşata)
(bkz: gemide)
(bkz: masumiyet)
(bkz: muhsin bey)
(bkz: ağır roman)
(bkz: uçurtmayı vurmasınlar)
(bkz: piano piano bacaksız)

ama en azından izlediklerini yazsaydın bari ne biliyim. bu kadar yazıyım ben de.

evet bak mesela fatih akın filmleri de var, izlemeli. duvara karşı'nın dışında;
(bkz: yaşamın kıyısında)
(bkz: im juli)

fasulye

(bkz: gurbet kuşları)
(bkz: duvara karşı)

bu kadar yazılmış ama bir kişi bahsetmemiş, nasıl olur anlamam;

Anayurt Oteli

tabi ki (bkz: devrim arabaları)

(bkz: karpuz kabuğundan gemiler yapmak)

selvi boylum al yazmalım
köprü
deprem
adı asiye
ah belinda
vesikalı yarim
yılanların öcü
sürü
duvar
yol
istanbul kanatlarımın altında
biraz alman sayılır ama duvara karşı ve kısa ve acısız
sonbahar
ha bide mavi boncuk

korkuyorum anne
kader

mustafa hakkinda hersey

anlat istanbul
her şey çok güzel olacak

yine sivri kisi olacam ama sorulmustu bu soru, silinmis sanirim...

film onereyim o zaman:
mutluluk

lan bu ne!!
soruna cevap değil ama:
ben de bir ara beslemek istemiştim ama çok pis olduğunu duydum araştırmışsındır umarım bakımı filan?

yahu aslında hiç huyum değildir tavşan falan beslemek ama bazı nedenlerden dolayı sırf 10 gün sevdiceğin gönlü olsun diye beslemem lazım :S

hayvani kotu emellerine alet ediceksen hic bulasma bence, tavsanlar her yeri kazar, bir suru kotu yani var tavsan beslemenin, oyuncak tavsan al 62 tane.

kötü emellerime alet etmicem yahu. beslicem diyorum bi kafes alcam içinde beslerim ?

sorunla alakasız ama cevapları okurken dikkatimi çekti.
bakkaldan aldığım dandik karton kutunun içinde tavşan çiftliği barındırmış insanım. tavşan iyidir, az yer, pisliği de azdır. ne kokar ne bulaşır.

tavsan beslemiş biri olarak sunları söyleyeyim:
sessiz bir hayvandır, cok işer, cok sıçar.karton kutuya koyarsanız işediği için yumusayan kenarları yer buradan firar eder.evin içine salayım da gezsin derseniz neredeyse her adımda bıraktığı mayınları temizlemek zorunda kalırsınız. çabuk büyür, korkak hayvanlardır, sze alısması zaman alabilir

nereden bulunacağına gelince: eminönü'nde mısır carsısının yanındaki hayvan satan yerlerde var, ayrıca pet shoplarda bulmak mümkün.
10 gün bakıp kıza hava atmak için alıyorsanız almayın, ne hayvana eziyet edin, ne siz eziyet çekin

çok kötü kokutur kesinlikle bahçede beslenmelidir, bir de bunlar havuç yemediği olabiliyor. bütün tavşanlar bugs bunny değildir.

10 gün sonra ne yapacaksınız o tavşanları?

10 günlük eğlence olsun diye canlı alınır mı ya? canlı o. peluş ayıcık al sevgiline.

10 gün sonra beslemeye devam edicem : o isteyene verebilirim yemiyle suyuyla birlikte:p

tavşan evcil bir hayvan değildir, ev ortamında bakmak uygun olmaz. hayvanlar bir can taşıyor, onları eşya, oyuncakmış gibi hediye etmek, parayla alıp satmak doğru değil. arkadaşınız gerçekten tavşan bakmak isteseydi zaten şimdiye kadar kendisi edinirdi. tavşan seven birine hediye olarak verilecek en güzel şey peluş tavşan, tavşanlarla ilgili belgesel film, tavşan biçimli ya da tavşan desenli bir şey olacaktır. en iyisi ona tavşan desenli iç çamaşırı, kendinize de tavşan desenli don alın, olaya doğrudan girin tavşanların da günahını almadan...
şurada var mesela: www.deppo.com

sayın selo :),
1- benim takıldığım mekanlar seni açmaz, bu soruyu es geçelim:)
2- Barlar genelde 4-5 gibi kapanıyor. Ama 24 saat açık mekanlar var. Simit sarayı, Bambi gibi.. Biz bardan çıkıp, 2 saat bambi'de oturup sonra sabah olmasını bekliyoduk.

hadi iyi gezmeler, kalın giyinin, gece soğuk oluyo :)

nevizade girişi(15 mt ileride) , cumhuriyet meyhanesinn tam karsında ritim var.eğlendirir teras katı sizi.

jukebox da iyidir , gece 12 de old city de çıkar. ama tabi 12 ye kadar git, bişiler iç derim nevizade asmalımescit kücükbeyoğlu falan.

ehem, sayın sabahat hanım :) sizin takıldığınız mekanları az çok bildiğimden kelli bana gelmez haklısınız :) diğer önerilerinizi ise acentedan yetkili kişilere söyleyeceğim, hemen ilgilenecekler, önerileriiniz ivedilikle not alınmıştır..

@rmda: küçükbeyoğlu'na gitmiştim, son derece beğendim.. aslında soruyu da bundan dolayı sordum zaten.. istiklal'de tek bildiğim yer küçükbeyoğlu idi.. verdiğiniz öneriler için çok teşekkürler ;)

google'da fransa parsiyel diye arama yap fransaya yğk taşıyan tırlardan birine atıver. en uygun öyle gider ama 180€ bulduysa bence fazlasıyla iyi altını arama.

PTT ye gidin, yurt dışı kargo bölümünde (yurt dışı APS değil) paketlerinizi ve ağırlıklarını bildirin. size daha iyi, çok daha iyi bir fiyat vereceklerdir.

ptt'ye güvenmem diyorsanız, problem yapmayın derim, gönderileriniz ptt eliyle sadece atatürk havalimanına götürülür sonrası fransız kargoculara kalır. fransızlar en iyi şekilde ulaştırırlar yerine.

adrese teslim 180€ ise supermis vallaha terp hoca! ayrica fransa'ya gidern TIR'lara filan yuklenebilir ama pek de guvenli olmuyor oyle maalesef...

nex'e mutlaka bakın. gördüğüm en ucuz yurtdışı kargo şirketi.

mutlaka cildiyeciye git.
benim sürekli bir yerlerime yağ sıçrıyor. ilk başlarda salak gibi gitmemiştim doktora, şimdi kollarımın her yanı yanık içinde. 5-6 doktora gittim, bi dolu ilaç kullandım, hiçbir faydası olmadı.
yol yakınken hemen git cildiyeciye.

Yanık kaç gün önce oldu?
Üçüncü derece yanıklar kendiliğinden kapanmaz. Yanık derecelerine göre 2. derece derin yanıklar bir süre sonra üçüncü dereceye geçebilir. İkinci derece yanıklar 20 gün içersinde iyileşmezse hem bu yanıklara hem de üçüncü derece yanıklara cerrahi müdahale şart olur. Bu nedenle önce yanığınızın derecesi saptanmalı ve ona göre tedavi planlanmalı. Tedavi sonrası iz kalıp kalmayacağı söylenebilir. Geçmiş olsun

tam 2 gün oldu, hala pembe pembe etim gözükuyor küçük olduğu için acısı pek olmuyor 2 gundur yara bantlı olduğu için kapanmadı sanırım yarın bi göstereyim en iyisi tesekkurler herkese

doktor değilim, doktora gidiniz. (bööyle not düşüyorum ben hep)

ilk 2 gün antibiyotikli bir krem, üzerine bepanten, kapalı pansuman, sonraki 10 gün bepanten ve kapalı pansuman önermişti bana doktorum bacaklarımdaki 2.derece yanıklar için.

her bacağa bir tüp bepanten sürüyor, üzerine o yağlı gazlı bezlerden kapatıyor, onun üzerine normal gazlı bez sarılıyor, en son olarak da hani burkulmalarda filan sarılan elastik bandajlardan sarılıyor. hemen hemen hiç iz kalmadı.

yok malesef. 18 yaşını geçmiş erkeğe vermiyorlar. zamanında ben de denemiştim, olmamıştı.

annem devlet memuru. annemin üzerinden babamın bile yeşil pasaportu var. üstelik babamın devlet memurluğuyla uzaktan yakından alakası yok.

bunu da araya sıkıştırayım ki kafanız karışsın :)

ayrıca pasaport vermeme işi, okumuyorsa ve/veya çalışıyorsa değil miydi?

18 yaşını aşmış erkekler yeşil pasaport hakkından faydalanamazlar.

benim vardi ama 18ime girdigim gün süresi bitti hala durur ewde ama bi ise yaramio maalesef bayanlarda ewlenene kadar kalabilio ama

Eş durumundan oluyor zaten yeşil pasaport. Babanızın devlet memuru olması gerekmiyor.

ben de zamanında ptt'yle problemler yaşamıştım. dilekçe yazdım ama bir işe yaramadı, sonunda postanenin müdürü ya da her kimse, onla görüştüm. o da postacıyla yüzleştirdi beni, bi sorun kalmadı sonra ;)

dilekce verdigin zaman "gelen evrak defteri" ya da eger bilgisayar sistemi var ise oradan kayit yaptir, bir kopyasini da (uzerine tarih ve kayit numarasini yaz) kendine al, cevap verilmek zorunda dilekcene, hatta cevap suresi bile var ama unuttum simdi. bilgi edinme kanunu bu yuzden cikti zaten, senin elinde dilekcenin kopyasi oldugu surece got ister onu yirtip atmasi.

arayinca buldum edit'i: 11.1.2003 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan bir düzenleme ile vatandaslarin kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve sikâyetleri hakkinda cevap verme süresi 60 günden 30 güne indirildi.

Küçük bir yerse, hele bir de kasabaysa hiç fayda edeceğini sanmıyorum...

[email protected]'ye konuyla ilgili gönderdiğim email sonucunda şöyle bir dönüş yaptılar:

"Konu hakkında PTT Merkez Müdürlüğümüz ve ilgili personeller yazılı olarak uyarılmıştır.
Bilgilerinize rica ederiz."

hangi alanı hedeflediğinizi de yazarsanız iyi olur...

süre yeterli.torpil şart muhabetinide kazanamayan ibibikler yapio.kursta şart diil.

- kurs için şehir öğrenmemiz lazım önce?
- torpilsiz zor muhabbeti doğru, şöyle doğru, bu zaten zor bir iş. "hacı hep torpil yeaa o.çocukları ultra kral desen çizdim ilk aşamada elediler" tarzı muhabbetler boştur, zırvadır. birçok okulda bir miktar torpil vardır ancak bu abartılacak, bahane edilecek bir durum değildir. hak eden, verimli çalışmış ve yetenekli insanlar girebilmektedir. yok öyle "30 kişi alıyomuş 20'si torpil allahıma" yani. zorluğu ise çok deneyen insan olmasından kaynaklanıyor. anadolu üniversitesi'nde ilk aşamada 1000-2000 civarında kişi oluyor mesela. ikinci aşamaya kalan 600 civarında kişi de bölüm sınavlarına giriyor, misal grafik demişsin, anadolu grafik sınavına başvuran ilk aşamayı geçmiş 500 küsür kişi vardı ve bölüm 30 asil 30 yedek alıyordu. sınavların ücretli olduğunu da düşünürsek sokaktan gelip de öylesine deneyen insan sayısının düşündüğün kadar fazla olmadığını anlarsın. fakat yine de gerek çalışma gerek yetenek olarak çok yetersiz bir halde sınava girenler de yok değil.
- bence hiç de geç kalmadın, hatta şimdi baktım ben de hazırlanırken ilk günüm 11 kasımmış.

not: türkiye'de iki büyük marmara&mimar sinan yorumuna da açıkçası katılmıyorum, anadolu grafik ve hacettepe resim gibi çok sağlam bölümler dururken hem de.

ankara'da gsf'lere öğrenci veren belli başlı 3-4 atölye var. bu atölyelerden birinin sahibi yakın arkadaşım, her sene x üniversitesi gsf'ye şu kadar öğrenci veriyorum diye net sayı veriyor bana. bunun adı torpil midir başka bir şey midir bilemem, adını siz koyun.

ama bulunduğunuz şehirde bu atölyeleri araştırıp birine devam etmeniz halinde şansınız %50 civarıdır, atıyorum 40 öğrencisi varsa 20sini yerleştiriyorlar çünkü.

(bkz: nip/tuck)
(bkz: man men)

romalılar demişken. rome adlı diziyi tavsiye ediyorum.

dexter

(bkz: flashforward)

friends kesinlikle friends

(bkz: six feet under)

orange coffe ye katılmadan duramıyorum.

(bkz: californication)

evet arkadaşlar flashforward'ın ilk bölümünü izledim ve beğendim. bahisler kapanmıştır, herkese teşekkür ederim. tabi o bitince bu ansiklopedik çalışmaya geri döneceğim elbette...

(bkz: flight of the conchords)
(bkz: it's always sunny in philadelphia)

tartışmasız friends

the office - hem amerikan hem ingiliz versiyonu
terminator sarah conner cronicles
simpsons
southpark

1- Yok öyle bir film, şehir efsanesi o.

2-a) onu hatırlamıyorum da Müjde Ar - Orhan Gencebay'lı versiyonunu hatırlıyorum. "Kaşaaar, ama eski kaşar olsun" diye.

3- Nuri Alço için "Ayrılamam" var, Çoşkun ile oynadıkları "Kayıp Kızlar" var, "Vazife Uğruna" benim hatırladıklarım.

oha seni iyi keklemişler adile naşitin erotik filmi mi olurmuş be

1- hayır, erotik bi filmde oynamış. sözlükte "adile naşit" başlığında yazıyor. sinematurk'te vermişler hatta.

www.youtube.com

youtubeda boyle bi kullanici var, absurt turk filmi sahnelerini orada bulabilirsin. emrah da dahil.

Adile Naşit'in, izlediğimde "yuh, resmen seksi bi rol oynamış" dediğim bi filmi vardı. ama adını sanını hatırlamıyorum. doğru yoldasınız bence, devam edin. keşke hafızam balık olmasa idi..

Birinci soru için Plaj Horozu diyorum.

Ha bi de Şehvet Kurbanı Şevket var mesela ama söz konusu erotik filmlerde açık sahneleri olduğunu düşünüyorsanız biraz hayalkırıklığına uğrayacaksınız zira bu filmler erotik olmasına erotik de sanırım Adile Naşit dönemin koşulları gereği rol almış çünkü filmler seks filmi olsa da rolleri seks sahneleriyle alakasızdır.

valal birazzor gibi duruo..taksime gelip metro yapabilrisin.yada direk vardır otobüs belki. havaş yada iett kesin avrdır ama
2 saatte ne bilim,
istanbul trafiğini düşününce!

trafıge takılmadan şöylegelebilirsin...
1-hava alanından pendik tren istasyonuna inersin (sure 20 dakka taksi 7 tl yazar)
2-trenle sogutlu cesme istasyonunda inersin (pendik-sogutlu cesme 30 dakka )
3-sogutlucesme istasyonda inerinmez metrobuse binersin hemen dibinde zaten,mecıdıyekoyde stadın onunde ınersın ( sure 20 dakka )
yani kaba hesapla 1,30 saatte rahat rahat gidersin.

aşağıdaki otobüse bin, son durakta da metroya atla.
daha kısası da yok ucuzu da.

www.iett.gov.tr

havaş servislerine bir göz atın mutlaka.

Havalanından E-10 iett otobüsüne bin metrobüs uzunçayır durağında in , alt geçitten metrobüse geç metrobüse bin 15 dakka sürmeden mecidiyeköydesin.

pendik söğütlüçeşme arasındaki trene binmek istersem kaç dakikada bir geçiyor tren??
birde tren ve metrobüs için nakit para verebiliyormuyum??

15 dakka sanırım..
gişelerden bilet alıyosun yada turnikeden geciyosun.

otobüslerde şoförün akpili oluyor ona para veriyorsunuz o basıyor.

hava limanından kaçta çıkabileceğin önemli...bagaj karmaşan yoksa hemen çıkıp direkt taksim 1 saat...ondan sonrası kolay...

yanlıs hatrlamıyrosam 2 yada 3 tam bilet falan alırlar ama...

çok zor. bizim millette pek arşiv, koleksiyon anlayışı yok

he man i daha bugün izledim valla, hangi kanaldı hatırlayamadm da, aranınca bulunur sanırım. dragon ball istersenizde altyazılı (ki orjinala hali daha komik sesler filan)
www.cizgiport.com şuradan izleyebilirsiniz. baya bi cizgi film var burda aha he-man de varmış hatta bakın :D

@ kojiro: saat kaç gibi izlediniz? belki bulurum bi umut :)
link için teşekkürlerimi sunuyorum, 3-5 bölüm de olsa he-man var :)

msj attıydım da buraya da yazam merak edenlere, he-man starda yayınlanıyor sabah 6-7 sularında meraklılarına duyurulur :D

gidiş-dönüş zamanın belliyse hemen al.
yaz aylarında bilet fiyatları patlar, şimdi alırsan çoook ucuza gelir :)

2010 temmuz... hımm. şimdi yapacağın tek şey havayollarını kolaçan etmek ve bu bayramı beklemek. bayram ayağına havayolları toptan biletleri oynatırlar bazan. bayramdan hemen sonra al biletini. ögerturktur u takip et bi de.

sunexpress berlin'e, germanwings de şututgart'a (sanki köln de vardı) baya ucuza gidiyor.
germawings eylül'e kadar vermiş fiyatları. sunexpress daha açıklamamış sanırım.

eger tarihler belliyse hemen almakta fayda var. yaz donemi (ozellikle almanya'da okullarin tatil oldugu temmuz sonu-eylul basi) bilet fiyatlari 2-3'e katlar.

(bkz: detektivbyrån)
(bkz: yann tiersen)

çok var istediğin tarz şarkıları. fizy'den, youtube'tan filan bakarsın..

(bkz: forrest gump theme)

(bkz: por una cabeza)
(bkz: ona man's dream)
bu ikisi beni hep mutlu etmiştir.

hani garanti bankasi sucu cocuk reklam muzigi vardi melih kibar'in, o da gayet iyidir bence.

hababam sinifinda calinan melodinin hizli versiyonu cagrisim nedeniyle herkeste mutlu duygular uyandirabilir?

(bkz: because i said so) olabilir..

citizen kane'de vardı böyle bir sahne.

the notebook diye çılgın bi tahmin yürüteceğim...

eğer takıyorsanız bu hadiseyi ortodontiste gidin. tel taktın dişlerinize. biraz eksi oluyor gibi ama benim açımdan değil insanlar kibirli zira. beğenmezler. siz tel taktırın. dişlerinizin düz olması daha sağlıklı olur hem.

benim için yalnızca fazla kilo ve yamuk diş eksi puandır mesela, her ne kadar yanlış bir bakış açısı olsa da. önemli olan sizin için eksi puan olup olmadığı, kendinizi öyle görmekten rahatsız değilseniz sorun yok demektir.

her şey sende biter. fotoğrafa gülümseyemiyorsan kaplatırsın olur biter.

kesinlikle bu sorununu çözdükten sonra yürüyüşünde ve kendine güveninde farklılık hissedeceksin. bence ihmal etme, insanın özgüveni bu hayattaki en önemli şey. telden ziyade şu aralar kaplama olayları var belirli bir madde ile kaplıyorlar detayları bilmiyorum yanlış yönlendirmek istemem bir araştırma yapsanız iyi olur. geçmiş olsun.

kaç yaşındasın bilmiyorum ama (artık 30 yaşında adamlar bile takıyor gerçi) ne kadar erken halledersen o kadar iyi olur.

diş, bir insanın en çok görünen yerlerinden biridir. dişi yamuk erkek veya kadın, inanılmaz derecede iticidir. misal, fotoğraftaki gibi dişleri olan birinin yanına yaklaşmam bile.
mutlaka ortodontiste git. tıp ilerledi artık, minicik minicik yapıyorlar.

eger 500 mb yeter dersen adsl i olan bi arkadasindan rica et ayda 5 ytl ye vinn benzeri bi hizmeti vardi telekomun onu kullan... o alsin sen kullan manasinda tam hatirlayamadim bi arastiriver...

ben de şu anki evimde 5 aylığına kalacaktım. önce kablo net düşündüm; ama kablo net modemini sözleşme yapana veriyorlar, sözleşme yapmazsan 100 lira, dışarıda da 80 lira.

eğer kablonet modemin varsa, kablonet bağlat kesinlikle.
benim adsl modemim olduğu için mecburen adsl+telefon bağlattım. (5-6 ay gibi bir süre için daha ucuza geliyor, hesapladım tek tek)

tahahhütsüz 8 mbit'e kadar (4gb kotalı) internet 29 lira telekom adsl'de. 29 lira da bağlantı parası alır yalnız.

telefon hattı var adsl modemim de var. sınırsız istiyorum. anlaşılan kablo net bağlatmam pahalıya gelecek. bu durumda adsl düşüyor?

smile adsl'in 3 aylık paketleri mevcut.

hiç kablonet bağlatmana gerek yok. zaten kablonet modemini alacaksın, sonra elinde kalacak :)
hem telefon bağlantın da varmış. adsl bağlat mis gibi.

biri.com.tr var, taahütsüz de olsan 1 ay indirimli fiyattan veriyor, onları deneyebilirsin. özgür biri sanırım kampanyanın adı.

smile denmis, uzak durun... basligina bakarsaniz anlarsiniz sebeplerini.

sallıyorum:
(bkz: only you)

doğru tahmin, filmi neremle izlemişsem ben biraz sallamışım sanki..

(bkz: yeni baslayanlar icin yalniz yasama kursu)

alışık olmayan için yalnızlık zordur, insanlarla ilişkini koparma, gelen gidenin olsun, çok sıkılırsan eve ikinci falan al. mutluysan problem yok tabii ama depresyona girmeye falan kalkma yani.

evde yalnız olduğundan dolayı yemek yapanın olmayacak, başta basitinden yemek yapmayı öğren, üşenmemeye çalış. bulaşık yıkamayı sev. yemeksepeti vs çözümlere geçici gözüyle bak.

etrafta seni gaza getiren, "git yat artık", "ders çalış", evde çok oturdun biraz dışarı çık" diyen birileri olmadığından kendi kendini güdülemeyi öğren.

eh bunları aştıktan sonra gerisi çok problem değil sanırım.

arka tamponu kaldırıp bilmediğin her dk başı sıkıntı puanın artacak.
kaldır o koca k.ını lanet olası pislik diye boşuna dememişler amerikalılar

dikkatli olmak gerek yoksa sıkı bir depresyon diyeti yaptırtabilir

ben 2 yıldır tek yaşıyorum.
maddiyat dışında hiçbir sıkıntı olmuyor.
internet bağlantın varsa sıkılmazsın zaten. kimseye hesap vermek, uymak, katlanmak zorunda değilsin. ohh mis!

ilk başlarda gayet düzenli tertipli, temiz olursun. annenden gördüğün üzere güzel yemekler yaparsın filan.

sonra yavaş yavaş herşeyi boşvermeye, ekmek arası hazır yemeklere, koşedeki büfeye aboneliğe geçiş yaparsın. bir sonraki aşama çöp evdir.

bu yazdıklarım için yok canım öyle şeyler diyen birkaç psikopat çıkacaktır. ama bak dikkati çekiyorum "birkaç" tane sadece :))

sizi bekleyen tek durum rahatlık :) kimsenin dırdırı olmadan keyfiniz nasıl isterse öyle yaşayacaksınız. faturaydı, kiraydı derken elde para tutmayı öğreneceksiniz, kendi ayaklarınız üstünde durduğunuzdan özgüveniniz artacak.. istediğiniz zaman evinize misafir, arkadaş vs. getirebileceksiniz, surat asan olmayacak. istediğiniz saatte istediğiniz seste film izleyebilecek, müzik dinleyebileceksiniz..
tavsiye isterseniz eğer bayansanız çok belli etmeyin yalnız yaşadığınızı.. alışveriş yaparken 1 demet maydonoz alırken mesela ben tekim bu demetlerin daha küçüğü yok mu diye sormayın, duyan biri takip edebiliyor. eve yemek siparişi verirseniz yine belli etmeyin yalnız kaldığınızı.. kapıyı açmadan içeri seslenin ahmet yemek geldi galiba diye, öyle açın kapıyı.. bu gibi şeyler işte. bir de çok alışmamaya bakın yalnızlığa.. sonrasında arkadaşlardan bile sıkılıp eve kaçma isteği oluşuyor.

2 yıl boyunca yalnız yaşadım. Geçirdiğim en güzel yıllardı o yıllar. Zira özgürlük tamamen size bağlı. Yaptığınız hareket davranış vs her şey. Ev içi her şey sizden sorumlu olduğundan daha bir bağlanıyorsunuz o eve. Her şeyiyle siz ilgilendiğiniz için de bu durum yükünüzü elbetteki arttırıyor.

Kafanız rahat olacak ama bazı sorunlarıda getirmiyor değil. Mesela ben yalnız olmaya o kadar alışmıştım ki arkadaşlarımla bir araya geldiğimde bile evde hiçbir işim olmamasına rağmen eve gitmeyi istiyordum :) İnsanlardan kopabiliyor asosyal olabiliyorsunuz bir süre sonra. Yemek olayıda dert olmaya başlıyor, tek kişilik yemek yapmak insana garip gelmeye başlıyor ve fast food usulü yemeklere dönüyorsunuz. Ben bir ara 6 ay boyunca istisnasız her gün köşedeki çorbacıdan işkembe içmiştim :)

her şeye rağmen süperdir.

evde cok kalma, digiturk baglatma, internette takilma, disari cikmayi unutma... kisacasi girme o eve tek basina baimlilik yapar...
hatun yap hemen... otomatik odeme talimati vermeyi unutma bi de...

internetten bulman yaş iş.
istersen aklımdaki filmleri yazayım? (business channel hastasıydım zamanında)

teşekkürler black sabahat, ben de öyleydim.

çoğunu ben de biliyorum zaten, o nedenle isimlerini teker teker yazmanıza gerek yok, özellikle bir film için bakacaktım listeye, filmin ismini buradan sorayım dedim ama çok az bir kısmını seyrettiğim için yeterince tarif edemem diye düşündüm; filmin atmosferi şöyle;

öncelikle eski bir film, soluk renkli, dağlık bölgede yaşayan moğol bir baba ve iki oğlu var, çocuklarına kavga, dayanıklılık hakkında birşeyler öğretiyor, atlı sahneler de vardı, daha sonra çocuklar okumak için şehire gidiyordu, orada çin filmlerindeki tapınak tarzı okullardan birine yerleşiyorlardı, buraya kadar seyretmiştim...

bence yeteri kadar tarif etmişsin. film ismi olarak açarsan daha kolay bulursun..

java tavla oyunlari var. onlarla telefonundan oynayabilirsin

wap'tan direkt yükleniyor yani?
(saçma bi soru ama bu konularda biraz cahilim)

waptan da yukleyebilirsin. bilgisayara indirip ordan da kopyalayabilirsin

jetix deyip şansımı deneyeceğim. (gerçi fox tv'nin sonraki adı bu)
maxi tv de vardı sanki.

yok hayir, jetix daha sonra olan..
sanirim maxi tv baska birseydi ama hic tanidik gelmedi?

Eğer sen de nikolodyın seyrettiysen vaktiyle öyle kalmıştır aklında(kafiye). Fox kids fox kids olarak geldi diye çok net hatırlıyorum. Hatta fox kids geldiğinde nikolodyın demode oldu seyredilmedi çok. Fox kids yeni nesil yani.

oyleymis demekki de benim aklimda baska kalmis. allah allah.. ne pis duygu bu boyle.

Kılavuzda temmuzun son haftası gönderilecek diye bir ifade varmış.

benimki daha bugün geldi..

(bkz: pur blanca)

Armani'nin çoğu parfümü

Gucci eau de parfum

Chanel No 5

hastasıyım davidoff cool water'ın

coco chanel matmazel (matmazel fransızca, yorma şimdi beni)

beni etkilemişti o koku ve sormustum adını CABOTİNE. artık kadından mı kokudan mı alkolden mi bilinmez cok gizemli ,seksi, cekici gelmişti cabotine.

Buna da cevap verelim:

Givenchy Hot Couture
Chanel No. 5
Tom Ford Black Orchid
Dior J'adore
Givenchy Ange ou demon

DKNY Be delicious (yeşil olan)
escada sexy graffiti
armani she

değişik ve güzel bir şey istiyorsan kanyon'da harvey nichols'e git. orada jo malone mağazası var. çok farklı kokular. fragrance combining diye de bir olayları var, 30 ml'lik iki kokuyu zevkine göre kombine ediyorsun. benim tavsiyem honeysuckle&jasmin ya da nectarine blossom&honey olur.

buradan da inceleyebilirsin:

www.jomalone.com

taze, doğal, genç bir koku için chanson d'eau

tabiki Dior..

latişya kasta mı oynuyodu? amerikalı bi adam bebegi evlat ediniodu demi. hatırladım filmi. ama adı gelmedi aklıma:D

letişya'yı hatırlamıyorum ama evlatlık gibi bir şeyler vardı, evet...
iyi de, Bosna filminde letişya ne arıyor? :S

Setbaşı prestij sineması'nın arasından gir, hemen solda müzik aletleri satan bir yer var. Orası seni karşıdaki iş hanına yönlendiriyor. Çok güzel neyler var, her fiyat var. Hem de satan adam anlıyor neylerden.

kadinlarkulubu.com un forumlarında doktorları konuşuyorlar. istersen bir bak.

kıymetli alkolik imam ve romalılar!!!
benim sorum da aynı konu olduğu için ayrı başlık açmıyorum. her şey tamam sadece doktor... op. dr. a. emre ilhan (central hospital) mı yoksa op. dr. barış çakır (memorial hospital) mı? var mıdır ikisinden birine operasyon yaptıran? sonuçlar nedir ne değildir?
teşekkür edip, gözlerinizden öpüyorum. =)
dipnot: kadınlarkulübü.com forumları okunmuştur.

valla ben ameliyat olmadım ama barış çakır iyi gibi geldi. fakat forumlarda ameliyat olanları gördüm. içlerinde iyi olanlar var ama kötü olanlar da var. garip...

yav ne zormuş böyle bilgileri öğrenmek :)

rinoplasti bildğim ve izlediğim kadarıyla basit bir ameliyat. birçok arkadaşım da rinoplasti oldu, sadece tecrübe edinmiş bir doktor olsa bile sana yeterli gelecektir. über süper doktor bulmana gerek yok. fiyat aralığı derken de sanırım istanbul için normal rakamlar bunlar.

bu rhinoplasti den ne beklediğinize bağlı biraz da. bence bu işi en iyi yapanlardan birisi doç. dr. teoman dal dır. www.teomandal.com sitesinden kendisine ulaşabilirsiniz.
ameliyatlarını amerikan hastanesi ve alman hastanesinde yapar muayenehanesi de nişantaşı ndadır.

Merhaba,
Ataköy Hastanesinde 1 buçuk sene kadar evvel ben de plastik bir operasyon geçirdim. Aynı şekilde Çapa'da profesor olan tanıdık bir doktor, orada yapmayı önerdi, ben de kabul ettim. Toplamda 1200 civarında bir ücret ödemiştim, bu para da yalnızca hastanenin parasıydı zaten. Doktor operasyondan para almamıştı.
Hastaneyi öneririm. Küçük ama temiz ve güzel bir hastane. Çalışanlar da gayet ilgili. Ben ameliyatımı olup akşamında hastaneden çıkmıştım, kalmana gerek yok demişti doktorum. Tabi çok pahalı özel hastanelerle karşılaştırmak anlamsız olur. Ama dediğim gibi, tavsiye edebileceğim bir hastane.

Sormak istediğiniz başka bir şey olursa, seve seve yardımcı olurum.

ben bir buçuk sene önce bir üniversite hastanesinde rinoplasti ameliyatı oldum. Muayene için doktora yalnızca vizite ücreti ödedik. 2 gün sonraya ameliyat günü alındı. sizde niye yaza verdiler acaba.. ve evet, ben yazın olmuştum ve kışın olmak daha iyi..
Ameliyatı "solunum zorluğu" nedeniyle olacağım diye yazdırdığımız için sadece 600 küsur bir şey ödedik hastaneye, gerisini devlet karşıladı.*

Selam,

Ben size Prof. Dr. Mehmet Emin TINAZ ı tavsiye edebilirim.
www.mehmettinaz.com

Benim deviasyon ameliyatımı yapmıştı, hem operasyondan hem de kendisinin ve ekibinin ilgi, alakasından çok memnun kaldım. Ayrıca diğer tavsiye ettiğim arkadaşlarım, yakınlarım da aynı düşüncedeler.

İlgilenirseniz kendisi ile konuşurum.

burun ameliyatı kolay bir ameliyat denmiş. ameliyat sonrası pek ağrı, sızı olmadığı için kolay geliyor olabilir ama hem doktorlar, hem da hastalar için orta zorlukta bir ameliyattır.
ameliyat sonrasına kendinizi psikolojik olarak iyi hazırlayın. kişiden kişiye değişmekle birlikte, bandajlar açılınca patlıcan gibi bir burun, mor gözlerle karşılaşacaksınız. şişliklerin inmesi 3-4 ayı buluyor. estetik ameliyatlar içinde, ikinci bir operasyonu gerektirecek aksaklıkların en çok yaşandığı ameliyat, rhinoplastidir. kıkırdaklar eski şekillerine dönme eğilimindedirler. ameliyatın hemen sonrasında şekil olarak güzel bir burun, zamanla bozulabilir. dikişler iyi atılmamışsa burun ucu düşebilir. burun sağa veya sola doğru eğrilebilir. burun köküne konulan kıkırdak yerinden oynayabilir vsvs. revizyon ameliyatı en erken 10-12. ayda yapılır. kötü bir operasyon geçirirseniz, 1 yıl o burunla dolaşmak zorunda kalabilirsiniz.
ameliyatı sonrası hasta(nezle, grip) olmamaya azami ihtimam göstermek lazım.
3-4 ay boyunca 2 yastıkla, sırt üstü, put gibi uyumaya alışmanız da gerekiyor.
velhasılı kelam, burun ameliyatı, kolay bir ameliyat değil.